20 Ocak 2021 Çarşamba

 

V İ T A M İ N  D3 


 

Alınması gereken Vitamin D3 dozu, bireyden bireye değişiklik gösterir.

 

Düşük dozda alındığında bireylerin %10’ unda  Vitamin D3’e fizyolojik yanıt sıfır olur.

Vitamin D3’ün etkisini gösterebilmesi için bazı vitaminler (A, K2) ve minerallere (Mg, Zn v.b) ihtiyaç vardır.

  

Doğru şekilde alınmadığında bireylerin %50’sinde vitamin D3’e yanıt düşük olur. 


Vitamin 3+Kalsiyum preparatlarının özellikle erkeklerde kardiyovasküler sorunlara neden olabileceği ileri sürülmektedir


Kasım ayı başından Nisan ayı başına kadar zaman zaman görülen güneş ışınları UVA özelliği taşıdığından, serum D Vitamini düzeyini azaltır.  





14 Ocak 2021 Perşembe

                                             B A D E M   S Ü T Ü


 

Badem sütü, kalsiyum ve minerallerden zengindir.  

İyi huylu kan yağlarını(HDL) arttırır. Kötü huylu kan yağlarını(LDL) düşürür.

Kolesterolü zeytinyağından iki misli fazla düşürür.


Badem sütünü kimler kullanmamalıdır?

Olası yan etkileri nedeniyle badem sütü herkesin kullanımı için uygun değildir. 

 

Badem guatrajen bir besindir. Tiroid guddesinin İYOTU tutmasını azaltarak tiroidin büyümesine yol açabilir.     

Bu özelliği nedeniyle gebeler, emzikli anneler, yenidoğan ve süt çocukları kullanmamalıdır. 

Oyun çocuklarında beslenme bozukluğuna yol açabilir. 


 

Fındığa alerjisi olanlar kullanamaz.  

 

Badem sütü kan şekerini  artırır. Ensülin direnci , şeker hastalığı olanlar, metabolik sendromlular etkilenir.  

 

Laktoz sorunu  olanlarda klinik belirtiler artar.  


Alerjik bünyelilerde deride döküntüler, kaşıntılar karın ağrıları, gaz, ishal oluşabilir. 


Astımlılarda solunum problemi gözlenebilir  

Nezle, soğuk algınlığı belirtileri gelişebilir. 

 

1 Aralık 2020 Salı

 


ÇİNKO – D VİTAMİNİ



Çinko ve D vitamini tüm bağışıklık sistemleri için önemlidirler.

  • ELEKTROMAGNETİK  ALANLAR ( yoğun bakımservisleri v.b)
  • STRES
  • UYKUSUZLUK (gece nöbetleri)
  • FAZLA KİLOLU – ŞİŞMAN  (obez) olmak

Çinko ve D vitaminlerini azaltarak proinflammatuar sitokinler aracılığıyla BAĞIŞIKLIK sistemlerini olumsuz etkilemekteler.


ÇİNKO ve D Vitamininin doğru şekilde alınmadığında organizmada yeterli artış sağlanamaz.

Th17 hücrelerinin artışı, otoimmün hastalıklar, ENFEKSİYONLAR, nörodejeneratif hastalıklar (MS, Alzheimer v.b) ve kanserlere zemin hazırlar.

 IL 6, gp130, Janus kinaz yolağı aracılığıyla STAT-3’ü fosforile eder. 

Çinko fosforilasyonu durdurarak  Th17’nin oluşumunu engeller.

 D vitamini ise Th17 den IL17A, IL22 A oluşmasını baskılar


Çinko ve D vitamini sinyal yolak aktivasyonlarını baskılayarak bir düzeyde de olsa yarar sağlamaktalar.

Çinko ve D vitamini  eksikliklerinde Hedghog sinyal yolağında ligand artışlarına  bağlı olarak  bir düzeyde intrauterin yaşamda fetuslarda malformasyonlar,bir iki yaşındaki çocuklarda retinoblastoma, glioma,glioblastoma , erişkinlerde  başta  bazal hücreli deri kanserleri  olmak birçok tümöre zemin oluşturur. 


 




10 Ağustos 2020 Pazartesi

 

FAZLA GÜNEŞLENME


Fazla güneşlenme değişik mekanizmalarla bağışıklık sistemini etkiler:

Granülosit sayısını ve Granülosit fonksiyonunu azaltarak  enfeksiyonlara yatkınlığı artırır

       Dudaklarda uçuk oluşturur

       Soğuk algınlığına yatkınlığı arttırır

     Olası pandemiye zemin sağlar

    Folik asit azalmasına neden olur


Fazla güneşlenme özelikle sarı ve uzun saçlarda daha belirgin olarak RENK SOLUKLUĞU yapar.


Saç ÇİNKOSU’nun azalması nedeniyle saçların uzamaları yavaşlar, dökülmeleri artar.

Bronzlanmış Deride D Vitamini Sentezlenemez yeya az düzeyde oluşur.


Fazla güneşlenme  hücre içi MAGNEZYUM’u azaltır.

Buna bağlı  olarak;

VDBP: vitamin D bağlayıcı globülin,

25(OH) hidroksilaz

1- alfa hidrosilaz ve

24 Hidroksilaz

 sentezlerini negatif etkileyerek Vitamin D’nin etkinliğini azaltır

  • Adam JS. Vitamin D synthesis and metabolism after ultraviolet irradiation of normal and vitamin D deficient subjects. N Engl J Med.1982; 306(12):122-125
  • Hoiick M F. Photobiology of vitamin D.1997:33-39
  • Anne Marie, Role of Magnesium in Vitamin D Activation and Function. The J of Amer Osteopathic associ. 2018:118:181-189




























3 Mayıs 2020 Pazar


COVİD-19 ve KOKU-TAT KAYBI





Grip ve soğuk algınlığının etkilerinden olan koku-tat kayıpları COVİD-19 enfeksiyonunda da gözlemleniyor.



COVİD-19 hastalığının başlangıç dönemlerinde tanı koydurucu olabileceği ileri sürülen bu parametrelerin nedeni araştırılıyor.
Harvard üniversitesinde yapılan çalışmalarda burun kökündeki hücrelerde bulunan iki gendeki ekspresyon bozukluğunun sorumlu olabileceği bildirildi.

Bilindiği gibi ÇİNKO binden fazla gen ekspresyonu sağlayabilen bir mineraldir.

KOKU: burun kanalında lamina kribriformis, septumda bulunan nöroepitellerin reseptörleri aracılığıyla bulbus olfaktoriusa bağlanır, etkinlik sağlar.

Koku alma hücreleri çinko aracılığıyla 30 ile 60 günde bir yenilenir.




TAT: Tat tomurcuklarındaki hücreler aracılığıyla  sağlanır. Tat tomurcuklarında bulunan 3 tip hücreden hücre tipI’de sentezlenen ‘Glutatyon-S-transferaz’ enzimi bulbus olfaktoriusun epitel hücrelerini, peroksitlerin  toksik etkilerinden korurlar.

PAROTİS, submandibular guddeler, asinar sekretuar granüllerinde, ÇİNKO bağıntılı metalloenzim, karbonik anhidraz VI, tat tomurcuklarındaki kök hücrelerde bölünme,differansiasyon, proliferasyon sağlar, matürasyonu endükler, koku ve tat almada etkin rol oynar.
ÇİNKO eksikliğinde, tükrükte bulunan TIMPI (doku metalloproteinaz inhibitörü ve MMP3 (metalloproteinaz 3) eksikliğine bağlı olarak TUZ tadını alma hissi  azalır.


COVİT-19 salgını toplumda önemli bir STRES sorunu oluşturdu.

STRES: hipotalamustan salgılanan kortikotropin serbeşleştirici faktör (CRF), hipofiz ön lobundan az miktarda ACTH salgılatır- stresörler etkisiyle bu salınım 20 misli fazla artarak böbrek üstü korteksinden KORTİZOL salınımını fazlalaştırır. KORTİZOL  meallotionein 1 ve 2 (A ve B) ile çinko taşıyıcı protein ZnT1’i artırarak çinkonun  karaciğere depolanmasını sağlar. Kortizol idrarla atılımını da arttırarak serum çinkosunu belirgin azaltır.
 Serumda çinko eksikliği, timüs guddesini atrofiye ederek bağışıklık sistemini de yetersizleştirir.


 COVİD-19  seyrindeki IL 6 fırtınası ile ÇİNKO arasında negatif bir etkileşim bulunuyor.             
IL-6, gp130, Janus kinase aracılığıyla STAT-3 fosforilasyonu sağlıyarak Th17 sentezlenmesiyle otoimmün, enfeksiyöz, nörodejeneratif ,kanser gibi hastalıkların patogenezinde önemli rol oynar.
Çinko, STAT 3 fosforilasyonunu engelleyerek bu mekanizmaların gelişimini engellemeğe çalışır. Diğer bir deyimle IL6 artışı çinkonun azalmasına yol açar.

60 yaş ve üzeri bireylerde, yaşa bağlı olarak değişik faktörlerin etkisiyle vücut ÇİNKO değerleri oldukça düşüktür.

HİPERTANSİYON, KALP DAMAR HASTALIKLARI seyrinde kullanılan ACEI inhibitörleri ve/veya idrar söktürücüler (Tiazid,furozemid v.b) belirgin ÇİNKO kayıplarına yol açar. Özellikle ACEI inhibitörlerinin önemli yan etkileri arasında KOKU-TAT kayıpları yer alır.
ACEI kullanımı seyrinde gelişen demir eksikliğine bağlı anemi, DEMİR  tedavisine yanıt vermez. ÇİNKO alınmaya başladıktan sonra düzelir.


COVID-19 olgularında görülen semptomlar, Çinko eksikliğinin neden olduğu semptomlarla büyük benzerlik göstermektedir.

Koku ve tat kaybı ve diğer semptomlar COVID-19 enfeksiyonun farklı aşamalarında oluşan çinko eksiklikleriyle bağlantılı olabilir mi?




28 Ağustos 2018 Salı

GÜNDE KAÇ ÖĞÜN YEMELİYİZ?





Sıklıkla sorulan bu soruya verilen cevaplar farklılık göstermektedir.
Onkolog, kardiyolog, göğüs hastalıkları uzmanları günde iki öğün yemenin  yeterli olduğunu söylerler.

Göğüs hastalıkları dalında  akademisyen olan bir kardeşim yaptığı bir konuşmada büyük bir özgüvenle bir japon bilim adamının günde bir öğün yemenin yeterli olduğunu bildirdiğini duyurdu.

                            
Diyetisyenler ve endokrinoloji uzmanlarının başını çektiği bir grup ise 3 ana 2 veya 3 ara öğün olmak üzere 5 ya da 6 öğün yenilmesi gerektiğinde ısrarcıdır 
                         
Doğal olarak sağlıklı beslenmek isteyenlerin kafası bu farklılıklar nedeniyle karışmış durumda

                            
 Aslında her fikre saygı duymamız gerekir. Herbir görüşün altında geçerli nedenler ve belli bir grup bireyle yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar var.

                            
Peki hangisi doğru?

Biz hangisini uygulamalıyız?    

  

                            
                          
Normal bir Japon genciyle sumo güreşi yapan bir Japonu aynı teraziye koyabilir miyiz?


50 beden bir elbise herkese uyar mı?

Sabah iyi bir kahvaltı yapmadan akşama kadar çalışanlarda gece yeme içme sendromu, obezite, diyabet gelişmez mi?


Toplumumuzda %50 den fazlasında ensülin direnci var. Bu kişilerde uzun süre aç kalmak ,baş ağrıları, algılama, davranış bozukluğu gibi yapılanmalara yol açmaz mı?


Bu nedenle kesin bir tablo yapılandırmak yerine, kişilere göre farklı bir uygulama olması gerekmez mi?

Ne dersiniz